Sinan Kurmuş Hakkında

CV formatında bir şeyler daha çok işinize yarayacaksa LinkedIn’deki profilime bakabilirsiniz.

Kişisel yerleri hızlı geçersek: 1972, Ankara, Ayşeabla, İstanbul, erkek okulu, Saint Joseph, Fenerbahçe Dalyan, basketbol, tiyatro, gitar, AFS, ABD, Wisconsin, İstanbul, mezuniyet, 1991, Harvard, akademisyenlik planları, Sosyal Bilimler, modernleşme teorileri, kültürel değişim, sosyal kontrol, fikir değiştirme, mezuniyet, Türkiye’ye dönüş 1996, askerlik, evlilik 1997, çocuk 2001.

Kişisel olmayan yerleri biraz daha uzun geçmekte fayda var.

1996 yılında Türkiye’ye dönünce akademisyenlikten vazgeçmiş ama entellektüellikten hala ümitli bir genç olarak yazıp çizebileceğim bir iş ne olur diye düşünüp reklamcılıkta karar verdim. Kısa bir süre yamak olarak Ali Taran‘la çalıştım. Reklam dünyasına tek katkım “kalite kallavi, fiyat cüzi” sloganından sonra ben daha veriye dayalı işler yapmak istiyorum heyecanıyla pazar araştırması işine giriştim.

1997 yılında iki deneyimli araştırmacıyla beraber hane tüketim paneli yapmak üzere HTP’yi kurduk. Ben de 25 yaşımda genel müdür oldum. Ondan sonraki beş yılda herhalde yöneticilikle ilgili yapılabilecek neredeyse her hatayı yaptım. Bazılarını birden çok kere. Sağolsunlar ortaklarım hep arkamda oldular.

HTP’de Türkiye’nin en iyi FMCG firmalarıyla yakından çalışma fırsatım oldu. Müşterilerim hep pazarlama departmanlarıydı ve ben bildiğim pazarlamanın hepsini oralarda öğrendim-merak etmeyin sevgili eski müşterilerim, iyi şeyleri sizden öğrendim, kötü, yanlış ve eksikler kendi çabalarımın sonucu. Bir yandan pazarlama öğrenirken bir yandan da Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde beş yıl boyunca ders verdim.

Beş yılda HTP dört kişiden 104 kişiye çıktı. Arada yabancı bir rakibimizin panel operasyonunu satın aldık ve HTP’nin önemli bir bölümünü başka bir şirkete sattık. 2003 yılında artık KMG olan HTP’yle bağlarımı kopardım ve bir yıl boyunca babalık yapıp bol bol bilgisayar oyunu oynadım.

2003 yılının sonunda hiç hayatımda memurluk yapmamış olmanın eksikliğiyle biraz da profesyonel olarak çalışmaya karar verdim ve Doruk Una Değer Katma’da İş Geliştirme Grup Müdürü olarak işe başladım. Doruk keyifli bir şirketti. Uno‘nun da kurucusu olan Hasip Gençer’in yönetiminde o zamanlar bir sürü ilginç projeye girişiyordu. Benim işim de o ilginç  projelerin stratejilerini oluşturmak, iş planlarını yapmak ve iletişimlerini planlamaktı. O sırada tohum üretiminden ekmeğin zenginleştirilmesine, liman özelleştirmelerinden fabrika kurulumuna, bayi teşkilatlarından perakende fırın zincirlerine kadar çeşitli projelerle uğraştım.

2005 yılında B2B satışların yöneticisi olarak Uno’ya geçtim. Satış daha önce yaptığım işlerden çok farklıydı ve benim açımdan çok öğretici oldu. Hala satıcılığın en zor iş olduğunu düşünüyorum. Satış işi çok uzun sürmedi ve aynı yıl içinde Uno’nun ve Doruk Grubu’nun pazarlama direktörlüğü görevini devraldım.

2007 sonuna kadar büyük bir FMCG şirketinin pazarlama yöneticisinin yaptığı işleri yaptım: ürün lansmanları, pazarlama planları, stratejik planlar, ajan seçimi, reklam prodüksiyonu, kampanya tasarımı, medya yönetimi, sponsorluk, satın alma diye uzayıp giden bir liste. Genelde masanın öbür tarafında olmaya alışmış biri olarak çok keyifliydi. Üstüne üstlük o arada Erhan Gençer‘le beraber Komşufırın’ı kurma macerasını da yaşadım grup bünyesinde. Öğrendiğim iş bir yana, üç yıl boyunca hamur işine doydum.

2007 sonunda memuriyetin pek bana göre olmadığına karar verip işten ayrıldım. Bundan sonra mümkün olduğunca tek iş yapmamaya ve kendi patronum olmaya karar verdim.

Birkaç işi bir arada yapmaya başladım. Golden Horn Ventures‘la “Executive in Residence” olarak çalıştım-o ne derseniz pratikte iş planı aşamasında girişimcilere yardım etmek ve daha çok yatırım yaptığımız şirketlere ihtiyaçları olan alanlarda destek vermek diyebiliriz. Eşimin eğitim ve danışmanlık şirketi Şensezgin-Kurmuş‘ta danışmanlık yaptım. Daha çok simülasyon yoluyla pazarlama eğitimleri veriyordum. Arada doğrudan pazarlama ve strateji konusunda danışmanlık verdiğim de oldu bazen.

Ama en çok zamanı kendi projelerim aldı. Tarımla ve gıdayla ilgili yapmak istediklerim vardı ve bu arada hep onların hazırlıklarını yaptım. Tam işleri planlama aşamasından artık uygulamaya geçirecekken karşıma tarımla ilgili çok heyecan verici bir fırsat çıktı ve Doruk Una Değer Katma bünyesine geri döndüm.

Yeni şirketim Berce Beraberce Tarımı Geliştiren İşletmeler oldu. Yani tekrar profesyonel oldum. Ama yine pek yolu izi belli olmayan, yolu giderken belirlediğimiz, benim sevdiğim türden bir işle. Berce’nin hikayesini kendi web sitesinden takip edebilirsiniz (artık edemiyorsunuz, Berce de satıldı ve kabuk değiştirdi, çok merak ediyorsanız sorun, bir ara anlatayım). Berce macerası sırasında dünyada ve Türkiye’de geniş ölçekli tarım nasıl yapılır konusunda çok şey öğrendim. Çok çiftçiyle tanıştım. Türkiye’de tarım nasıl gelişir konusunda ele gelir teoriler geliştirdim. Dört yıl sonunda Berce’yi teslim etme vakti geldi, ben de çok sevdiğim Eflani ve Muş’taki işletmelerimize veda ettim.

2014 sonlarında şimdi değilse ne zaman diyerek siyaset ve sivil topluma daha çok zaman ayırmaya karar verdim. Türkiye’nin siyaset kültürü nasıl değiştirebilir diye değişik insanlarla beraber tonla proje ürettim. Bir kısmını hayata geçirmeye çalıştım. İçlerinde henüz başarıyla sonuçlanmış olanı yok. Bu arada 2015 Haziran seçimlerinde çok değerli bir bağımsız adayı, Batuhan Aydagül‘ü, meclise sokmak için çalıştım. Başaramadım.

Danışman olarak kısa bir süre diye kapısından girdiğim TurkNet ne olduğunu anlamadan sonraki beş yıl boyunca evim oldu. Önce müşteri deneyimi bölümünü ardından bireysel iş birimini  yönettim. Bu süreçte Türkiye’deki ilk taahhütsüz internet, AKN’yi ilk kaldıran şirket, beğenmezsen paranı iade eden servis sağlayıcı, herkesin altyapısının desteklediği en yüksek hız, çağrı merkezsiz destek süreçleri gibi tonla güzel işin içinde oldum. Bol bol Youtube’da röportaj yayınlayıp evlere internet satan adam diye arada yolda durdurulacak kadar ünlendim:) Bir yandan da aile şirketlerinde işler karışınca tekrar toparlama işiyle uğraştım-halen ara ara uğraşıyorum.

Son olarak Nef’teydim. Esas işim Nef’in yeniden yapılanmasını yönetmekti. Ama bu arada emlak geliştirme, prop-tech, inşaat gibi tonla yeni şey öğrendim. Benim için çok şey öğrendiğim, çok insanla tanıştığım, halen öğrenme ve gelişme kaslarımın eskisi kadar güçlü olduğunu görerek mutlu olduğum iki yıl oldu.

Bu aralar bir yandan kendi projelerimle uğraşıyorum, bir yandan karşıma çıkan fırsatları değerlendiriyorum, bir yandan da hayatımın üçüncü çeyreğini bir psikoterapist olarak geçirmek üzere İngiltere’de psikoterapi yüksek lisansıma devam ediyorum.

Bu blog biraz da bu karışık durumun ve hikayenin ifadesi (zaten ilk birkaç zamandan sonra sadece bu sayfayı güncelliyorum). İnsanlar ne iş yapıyorsun diye sorduklarında anlatmak çok uzun sürmeye başladı. Belki artık bloga bakın der kurtulurum.